Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Uçurtma Avcısı Kitap Tanıtımı ve İncelemesi

Uçurtma Avcısı Yazar: Khaled Hosseini Yayım Tarihi:  2003 Tür: Roman Orijinal Adı: The Kite Runner Sayfa Sayısı: 375 Çevirmen: Püren Özgören Tahmini Okuma Süresi: 8 dk Kısa Tarihi:  The Kite Runner, Afganistan doğumlu Amerikalı yazarın ilk romanı. 2003 yılında yayınlanan roman bir Afgan tarafından İngilizce yazılmış ilk romandır. The New York Times dergisinin en çok satanlar listesinde bir numaraya kadar yükselmiştir.  Kitabın Konusu:  Roman, Afganistan Kabil'in Vezir Ekber Han bölgesinde geçiyor ve bu bölgede yaşayan Emir ve Hasan isimli iki çocuğun arkadaşlıklarını ve yaşamlarının farklılıklarını konu alıyor. Emir, çocukluk arkadaşı ve süt kardeşi Hasan'a olan ihanetini unutamamaktadır ve onun bir anlık hareketi hayatı boyunca içini yiyip bitiren hatta travma derecesine gelen bir pişmanlığa dönüşür. Roman; Sovyet işgali, Afgan Krallığının çöküşü, Pakistan ve Amerika'ya toplu göç ediş, monarşini ve Taliban yönetimi gibi karalık ve kargaşalı bir ortamda kurgulanmıştır. Ayrı

Kadın Erkek Eşitliği Hakkında Kısa Bir Sohbet

 Herkese merhaba. Bu konu hakkında kesin düşünceler belirtip şöyle yapılmalı, böyle olmalı demeyeceğim. Kimseye öğretecek, bakış açısını değiştirecek konumda değilim. Öyle bir amacım da yok. Çünkü ben sadece bir lise öğrencisiyim. Sadece kendi düşüncelerimi paylaşmak ve istekli insanlar da varsa onlardan bir şeyler öğrenme derdindeyim. Kendi yaşamım için benim elimden ne gelir, onu düşünüyorum. Okuyacaklarınızı biraz da kendimle sohbet olarak okursanız bir yanlış anlaşılma olmayacağını umuyorum. Kadın ve erkek eşit midir? Açıkçası hayır değildir diyen insanlarla oturup konuşmam gibime geliyor. Gerçi bu noktada aklıma takılan soru şu: Neden böyle düşünüyorlar? Çağın gerisinde kalmaları ve yanlış yetiştirilmiş olmaları, büyüdükleri çevre onların suçu mu? Kendi kendime verdiğim cevap hayır. Onların suçu değil. Ama artık yerleşmiş bu düşüncelerini değiştirmek de benim elimde değil. Tabi ki bu bilinç onlara da aktarılmalı ama kendi sorumluluğum olarak görmüyorum. Kendim ve geleceğim için ka

Yapayalnızlık

               Ne istersek onu mu hissederiz? Kendi kendimizle verdiğimiz mücadeleler sonrası bilinçli bir şekilde mutlu olmak gerçekten saf mutluluk mudur? Mutluluk nedir ki? Üzülene kadar mutlu olduğunu anlamazsın zaten. Mutluluğunun farkına vardığında da ellerinden kayıp gidiverir. Geriye yankılı kahkahaların anısı ve aklında çarpışan suçluluklar kalır. Tek başına olduğun zamanın kıymetini bilebilirsin. Ama yapayalnız olmak ne demektir bilir misin? Seni anlayanın, sevenin, bilenin olmadığını en derinden hissetmenin verdiği etkiyi ne ile tarif edebilirsin? İşin kötüsü hissettiklerin değil aslında, ne biliyor musun? O da geçiyor. Evet, içinin kasırgaları ertesi güne geçmiş gitmiş oluyor. Güneşin parlak ışıkları aklını çelebiliyor. Kendine dahi anlatamadığın bu ıstırapları bir gülücükle en derinlerine gömebiliyorsun. “mış gibi”lerini fark edene kadar tanımıyor insan kendini. O zamana kadar her gün, her gece her şeye en baştan başlamak hiç kolay değil. Sonra bir de her şeyi farkına