"Odaya girer girmez tüylerim ürperdi, içim karardı. Bir daha hiç mutlu olamayacakmışım gibi hissettim... Ağır,kadife, kahverengi perdeli vardı odanın... Üstünde de yine kahverengi tüller... Odadaki hemen hemen her şey kahverengiydi. Deri kaplama koltuklar, kaliteli ahşaptan yapılmış, duvarı boydan boya kaplayan büyük bir kitaplık ve yine ahşap çalışma masası vardı... Masanın kenarları da deri kaplıydı ve üzerine bir çizik bile yoktu. İmrendim... Odaya girer girmez yine koyu tonlarda bir Afgan halısına ayak basıyordunuz. Tavanda da koyu kristallerle dolu afili bir avize vardı. Bu adamlar gerçekten zengindi. Bu işe girerken ne düşündüğümü ben de bilmiyorum... Karım hastaydı ve ameliyat parasına ihtiyacımız vardı. Gerçekten mecbur olmasam asla bu işlere bulaşmazdım. Odaya girer girmez içimi bir korku kapladı. Amaçları da buydu zaten. Zaten bitik bir adamdım ve ama geçmiş yakamı bırakmıyordu işte... Borcumu ödemem mümkün değildi. Önce kaçtım ama kaçmak için çok yorgun ve