Ana içeriğe atla

Kayıtlar

blog etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Reading Slump ve Diğer Her Şey

Reading Slump      Herkese Merhaba.      Herkesin başından geçip kişiyi zaman zaman delirten bir durum hakkında yazıyorum bugün. Reading Slump . Reading Slump Nedir?      Kitabı elime alıyorum, daral geliyor. Odaklanamıyorum. Sıkıcı geliyor. Eskisi gibi heyecanlandırmıyor aynı kitap.      Evet, reading slump bundan başka bir şey değil. kısacası okuma temposundaki bir düşüş ve ani değişimdir. Düzenli ve sıkı okuyucuların başına gelen bir şeydir. Çünkü zaten seyrek zamanlarda okusanız okuma temponuzda bir düşüş olmaz. Benim de başıma geldiği için bir blog yazısı yazma gereği duydum. Neden bu kavramın Türkçesi'ni bulamamışız?       Aslında yok değil, okuma güçlüğü, okuma düşüşü, okuyamama... Çok da aman aman bir şey gibi gelmiyor kulağa okuyamama deyince. Belki de yabancı versiyonu kulağa daha havalı geldiği veya bir hastalık ismine benzediği için yabancı halini kullanmayı seviyoruz.  Şimdi de kendimden bahsetmek istiyorum.     Tam olarak nasıl bir konumdayım hayatta gerçekten bilmiyo

Evrenin Sonundaki Restoran 2. Kısım

     Evrenin Sonundaki Restoran 2. kısımla herkese merhaba!       Kapsamlı bir kitap incelemesi için bu yazıma bakabilirsiniz:  Evrenin Sonundaki Restoran 1. Kısım      Şimdi, 2. kısımda, kitap ve değindiği sayısız konulardan bazıları hakkındaki düşüncelerime geldik.      Bu o kadar güzel, karmaşık, hayranlık uyandırıcı ve inanılmaz kitap ki bütün seri boyunca resmen her şeye değinilmiş olabilir. Devlet meselelerini birkaç cümlede alaycı bir anlatımla çözüme kavuşturmuş, filozofların yüzyıllarca düşündüğü her şeyi birkaç kelimede özetlemiş ve hayatın anlamını bile çift haneli bir sayıyla açıklığa kavuşturmuş bir kitaptan bahsediyoruz sonuçta.      Bu kitaptan öğrenilecek şeylerin haddi hesabı yok. Kitabı ilk defa okuduğumuzda da her şeyi anlamamız, ayrıntılara dikkat etmemiz ve kapsamlı bir şekilde gözden geçirmemiz mümkün değil. Otostopçunun Galaksi Rehberi'ni henüz birkaç hafta önce okudum ve onunla ilgili yazmadım. Gözümü korkutan bir seri ve sonucu hep beraber göreceğiz.     Üs

Otomatik Portakal Kitap Tanıtımı ve İncelemesi 1. Kısım

 Otomatik Portakal Yazar: Anthony Burgess Yayın Tarihi: 1962 Tür: Distopik Kurgu, Kara Mizah Orijinal Adı: A Clockwork Orange Çeviri: Aziz Üstel Sayfa Sayısı: 171 Kısa Tarihi:     Gerçek üsüt özelliklere sahip olmayan bu distopik roman öncelikle türüne unutulmaz bir damga vuruyor. Gerek konusu gerek dili ile Otomatik Portakal dünya edebiyatının kült eserlerinden biri haline gelmiştir.      İlk aşamada kuşkusuz bu kitabın en dikkat çekici özelliği adıdır. Hatta araştırmazsanız kitabı okuduktan sonra dahi tam anlamıyla kavrayamayabilirsiniz.   “Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. ‘Uqueer as as clockwork orange’. Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya’da ‘canlı’ anlamına gelen ‘orang’ sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve kokusu hoş bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunla

Korkuyu Beklerken Kitap Tanıtımı ve İncelemesi

 Korkuyu Beklerken Yazar: Oğuz Atay Yayın Tarihi: 1975 Tür: Öykü Derlemesi Sayfa Sayısı: 196 Kısa Tarihi:     Beyaz Mantolu Adam, Unutulan, Korkuyu Beklerken, Bir Mektup, Ne Evet Ne Hayır, Tahta At, Babama Mektup ve Demiryolu Hikayecileri olmak üzere sekiz hikayeden oluşan bir derleme kitabıdır. İlk romanı Tutunamayanlar ile ses getiren Oğuz Atay'ın öyküleri de romanlarından geri kalmıyor. Her bir hikaye derinliği, zenginliği ve eşsiz dili ile insanı alıp götürüyor. Nereye mi? Her yere. Zaman zaman zihnimizin çatı katına, bazen adı unutulmuş bir demiryoluna, bazense bir cami avlusuna dilenmeye... Kitaba da adını veren hikaye Korkuyu Beklerken 'in gizli mezhep muzdaribi kahramanı kadar korkak, umutsuz ama inatçı bir aşık kadar saplantılı oluveriyoruz kitabı okurken. Sayısız türde sayısız canlandırma ve uyarlamalara konuk olan bu hikayeler hakkında hadi biraz daha ayrıntılara geçelim. Kitabın Konusu:     Her hikayede ayrı bir olay örgüsü var. Ancak kitabın genelinde bir kafa ka

Venom Film Sohbeti

Venom Ortalama Okuma Süresi: 3 dakika Genel Yorum (Spoilersız)     Çok etkilenmemek için sınırlı sayıda görüş aldığımı ve yorumlarımın ileride büyük ihtimalle değişeceğini hatırlatarak başlıyorum. İyi okumalar.      Filmi beğendim. Çok fazla negatif yorum okudum ama bazılarının abarttığı kadar kötü değildi. Bir şaheser demiyorum ama izlerken sıkılmadım. Gerçi bir kere daha izlemem. Yüksek beklentilerle başlanmadığı sürece gayet keyifli izlenebilecek bir film.      Tom Hardy'nin oyunculuğunu eleştirecek halim yok. Oyunculuğun genel anlamda -birkaç sahne dışında- çok çok kaliteli olduğunu düşünüyorum. Tek şikayetim bu oyunculuğun daha iyi bir senaryo hak ediyor oluşu. Bu arada Eddie Brook ve Venom'u, ikisini birden seslendiren Tom Hardy'e nasıl iltifatlar edebilirim bilemiyorum artık. Yani, nasıl eleştirebilirim ki bu adamı ben!     Yaş sınırı biraz daha yüksek tutulabilirdi. Kan, vahşet çok sınırlandırılmış. Bu yorumu yapmam biraz garip kaçıyor bence de ama izleyince insan

Rh Faktörüne Bağlı Kan Uyuşmazlığı Nedir, Nasıl Tedavi Edilir?

 KAN GRUBU NEDİR? Kan grubu, kandaki antikorlara bakılarak, kanın özelliğini belirtmek için oluşturulmuş sınıflandırma sistemidir. İnsan eritrositleri üzerinde 300’den fazla farklı antijen saptanmış olup bunların en önemlisi ABO sistemi dir (A, B, O, AB).  ABO kan grubu sistemine ek olarak, transfüzyon için önemli olan birkaç sistem daha vardır. Bunların en önemlisi Rh sistemi dir.  A,B,O ve Rh faktörleri dışında çok farklı kan faktörleri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları M,N,S,s,P,Kell, Lewis, Duffy,Kidd, Diego ve Lutheran faktörleridir. Kan Grupları Neden Önemlidir? Acil medikal durumlarda kan alışverişi sağlanır. Bunun kan gruplarına uygun gerçekleşmesi gerekir. Rh Faktörü Nedir? RH Faktörü 1940 yılında Landsteiner ve Wiener tarafından bulunan ve alyuvarların üzerinde yer alan bir antijendir. Rhesus maymunları üzerinde yapılan araştırmada kanda belirlenmemiş bir proteinin daha olduğu ortaya çıktı. Bu proteinin AB grubu kanının yanında nakil için önemli bir faktördür. Rh Kan Grubu

Kadın Erkek Eşitliği Hakkında Kısa Bir Sohbet

 Herkese merhaba. Bu konu hakkında kesin düşünceler belirtip şöyle yapılmalı, böyle olmalı demeyeceğim. Kimseye öğretecek, bakış açısını değiştirecek konumda değilim. Öyle bir amacım da yok. Çünkü ben sadece bir lise öğrencisiyim. Sadece kendi düşüncelerimi paylaşmak ve istekli insanlar da varsa onlardan bir şeyler öğrenme derdindeyim. Kendi yaşamım için benim elimden ne gelir, onu düşünüyorum. Okuyacaklarınızı biraz da kendimle sohbet olarak okursanız bir yanlış anlaşılma olmayacağını umuyorum. Kadın ve erkek eşit midir? Açıkçası hayır değildir diyen insanlarla oturup konuşmam gibime geliyor. Gerçi bu noktada aklıma takılan soru şu: Neden böyle düşünüyorlar? Çağın gerisinde kalmaları ve yanlış yetiştirilmiş olmaları, büyüdükleri çevre onların suçu mu? Kendi kendime verdiğim cevap hayır. Onların suçu değil. Ama artık yerleşmiş bu düşüncelerini değiştirmek de benim elimde değil. Tabi ki bu bilinç onlara da aktarılmalı ama kendi sorumluluğum olarak görmüyorum. Kendim ve geleceğim için ka

Yapayalnızlık

               Ne istersek onu mu hissederiz? Kendi kendimizle verdiğimiz mücadeleler sonrası bilinçli bir şekilde mutlu olmak gerçekten saf mutluluk mudur? Mutluluk nedir ki? Üzülene kadar mutlu olduğunu anlamazsın zaten. Mutluluğunun farkına vardığında da ellerinden kayıp gidiverir. Geriye yankılı kahkahaların anısı ve aklında çarpışan suçluluklar kalır. Tek başına olduğun zamanın kıymetini bilebilirsin. Ama yapayalnız olmak ne demektir bilir misin? Seni anlayanın, sevenin, bilenin olmadığını en derinden hissetmenin verdiği etkiyi ne ile tarif edebilirsin? İşin kötüsü hissettiklerin değil aslında, ne biliyor musun? O da geçiyor. Evet, içinin kasırgaları ertesi güne geçmiş gitmiş oluyor. Güneşin parlak ışıkları aklını çelebiliyor. Kendine dahi anlatamadığın bu ıstırapları bir gülücükle en derinlerine gömebiliyorsun. “mış gibi”lerini fark edene kadar tanımıyor insan kendini. O zamana kadar her gün, her gece her şeye en baştan başlamak hiç kolay değil. Sonra bir de her şeyi farkına