Ana içeriğe atla

Kayıtlar

AntiKent

“Atina kralı Kodros'un cesur oğlu Androklos, Ege’nin karşı yakasını keşfetmek ister. Önce, Delfi kentindeki Apollon Tapınağı’nın kâhinlerine danışır. Kâhinler ona, balık ve domuzun işaret ettiği yerde bir kent kuracağını söyler. Androklos bu sözlerin anlamını düşünürken Ege’nin lacivert sularına yelken açar. Kaystros Nehri’nin ağzındaki körfeze geldiklerinde karaya çıkmaya karar verirler. Ateş yakarak tuttukları balıkları pişirirlerken çalıların arasından çıkan bir yabandomuzu, balığı kaparak kaçar. İşte kehanet gerçekleşmiştir. Burada bir kent kurmaya karar verirler. (…)” Hadrianus Tapınağı’nın efsanevi hikâyesi yarıda kesildi. Antik taşlara sinmiş tarihi mi hissetsem, yoksa zavallı zihnime iki kelime daha sığdırabilmek için çarpık notlar mı alsam bilemedim. Lafını yarıda kesen turist rehberine şaşkınlıkla baktığımda beni göremeyecek kadar uzaktaydı. Günümüzün modern cahilleri öğle yemeğine en erken ulaşma telaşında, buna anlam veremiyordum. Bulunduğum gruptaki görevim, onlara boy
En son yayınlar

Karalama 1

  10.08.2014 Evim. Sonunda… Her gün hiç bitmeyecekmiş gibi. Ama evime geldiğimde hiç yaşamamışım sanki. Bunu da her gün söylüyorum değil mi? Bütün gün eğilmesin diye çubuklara bağlanan ağaçlarmışçasına zavallıca dimdik dolaşıyorum. Takım elbisem buruşmasın diye oturup kalkarken dikkat ediyorum. Kalabalık sofralarda herkese laf yetiştirirken bir de üstüme dökmemek için çabalıyorum. Aman Allah’ım, rezaleti düşünebiliyor musun? Gerçekten zavallı bir durum insanlığın bu hali. Herkes birbirine gereksiz şakalar yapıyor. Allah’ım ne kadar nefret ediyorum kendimden şakalarına gülerken. Eskimiş kelime oyunlarını dönüp dönüp aynı çevrelerde pazarlıyorlar. İkiyüzlü bir insanım bunlara güldüğüm için. Hiç belli etmiyorum ama, fevkalade bir yalancıyım ben. Bugün birini işe aldım. Heyecanlı, tecrübesiz, şaşkın bir genç. İlkelerinden ne kadar da komik bahsediyor. İş hayatında birbirlerinin arkasından iş çeviren, affıma sığınarak, terbiyesiz insanlar tanımış. Ciddi bir suratla ona hak verirken iç

Reading Slump ve Diğer Her Şey

Reading Slump      Herkese Merhaba.      Herkesin başından geçip kişiyi zaman zaman delirten bir durum hakkında yazıyorum bugün. Reading Slump . Reading Slump Nedir?      Kitabı elime alıyorum, daral geliyor. Odaklanamıyorum. Sıkıcı geliyor. Eskisi gibi heyecanlandırmıyor aynı kitap.      Evet, reading slump bundan başka bir şey değil. kısacası okuma temposundaki bir düşüş ve ani değişimdir. Düzenli ve sıkı okuyucuların başına gelen bir şeydir. Çünkü zaten seyrek zamanlarda okusanız okuma temponuzda bir düşüş olmaz. Benim de başıma geldiği için bir blog yazısı yazma gereği duydum. Neden bu kavramın Türkçesi'ni bulamamışız?       Aslında yok değil, okuma güçlüğü, okuma düşüşü, okuyamama... Çok da aman aman bir şey gibi gelmiyor kulağa okuyamama deyince. Belki de yabancı versiyonu kulağa daha havalı geldiği veya bir hastalık ismine benzediği için yabancı halini kullanmayı seviyoruz.  Şimdi de kendimden bahsetmek istiyorum.     Tam olarak nasıl bir konumdayım hayatta gerçekten bilmiyo

Yalanın İcadı Film Sohbeti

Yalanın İcadı Orijinal Adı: The Invention of Lying Yönetmenler:  Ricky Gervais, Matthew Robinson Çıkış Tarihi: 2 Ekim 2009 Görüntü Yönetmeni:  Tim Surhstedt Film Müziği Bestecisi:  Tim Atack Senaryo:   Ricky Gervais ,  Matthew Robinson Başroller: Rickt Gervais, Jennifer Garner, Rob Lowe, Jonah Hill Genel Yorum     Çok orijinal bir film olduğunu söylemeliyim; daha filmin asıl olayı başlamadan, giriş kısmı bile insanı gülümsetiyor ve ilginç geliyor. Yıllar önce izlediğim bir filmdi ama buna rağmen çok keyifli buldum. Şöyle ki; yalan söylenmeden bütün bunlar olabilir miydi, dünya bugünkü halinde olabilir miydi diye düşünürsek, şüphesiz bir şekilde filmin saçma olduğunu ispatlardık. Ama neden ispatlayalım ki? Filmi zevkli bulup, apaçık sorgulattıkları hakkında biraz düşünsek; gayet de amacına ulaşan bir film. Senaryo     İzleyiciyi çok başarılı bir şekilde filme çekiveren bir akış vardı. Günümüz dünyasının yalanın var olmadığı bir ütopyada, bu kelime sorgulanır, nasıl olacağını güzel bir ş

Evrenin Sonundaki Restoran 2. Kısım

     Evrenin Sonundaki Restoran 2. kısımla herkese merhaba!       Kapsamlı bir kitap incelemesi için bu yazıma bakabilirsiniz:  Evrenin Sonundaki Restoran 1. Kısım      Şimdi, 2. kısımda, kitap ve değindiği sayısız konulardan bazıları hakkındaki düşüncelerime geldik.      Bu o kadar güzel, karmaşık, hayranlık uyandırıcı ve inanılmaz kitap ki bütün seri boyunca resmen her şeye değinilmiş olabilir. Devlet meselelerini birkaç cümlede alaycı bir anlatımla çözüme kavuşturmuş, filozofların yüzyıllarca düşündüğü her şeyi birkaç kelimede özetlemiş ve hayatın anlamını bile çift haneli bir sayıyla açıklığa kavuşturmuş bir kitaptan bahsediyoruz sonuçta.      Bu kitaptan öğrenilecek şeylerin haddi hesabı yok. Kitabı ilk defa okuduğumuzda da her şeyi anlamamız, ayrıntılara dikkat etmemiz ve kapsamlı bir şekilde gözden geçirmemiz mümkün değil. Otostopçunun Galaksi Rehberi'ni henüz birkaç hafta önce okudum ve onunla ilgili yazmadım. Gözümü korkutan bir seri ve sonucu hep beraber göreceğiz.     Üs

Çavdar Tarlasında Çocuklar Kitap Tanıtımı ve İncelemesi

 Çavdar Tarlasında Çocuklar Yazar: Jerome David Salinger Yayım Tarihi:  1951 Tür: Roman Orijinal Adı: The Catcher in the Rye Sayfa Sayısı: 277 Çevirmen: Coşkun Yerli Tahmini Okuma Süresi: 5 dk Bana Kitabı Hatırlatan Şarkılar:           This Charming Man / The Smiths      Smells Like Teen Spirit / Nirvana      Purple Haze / The Jimi Hendrix Experience      Ramble On / Led Zeppelin Kısa Tarihi:   Ülkemizde  Çavdar Tarlasında Çocuklar  ve  Gönülçelen  isimleriyle bilinmektedir. Aslında  "Gönülçelen"  ismi Adnan Benk'in; kitabın Fransızca versiyonundan yaptığı çeviridir. Ancak Coşkun Yerli'nin çevirisi, kitabın özgün adına daha yakındır.   "Modern Zamanların Başyapıtı" olarak değerlendirilen roman, "ahlak dışı" ve "açık saçık" bulunduğundan, Amerika Birleşik Devletleri'nde uzunca bir süre yasaklı kitaplar arasında kaldı (Ve hala yasaklı olduğu bazı Amerikan kütüphaneleri var.). Amerika'da lise düzeyinde en çok yasaklanan kitap o

Otomatik Portakal Kitap Tanıtımı ve İncelemesi 2. Kısım

Otomatik Portakal  Tekrar merhaba! İncelemeler uzun olduğunda ilgi azaldığı için bu kitabın incelemesini ikiye böldüm. Şimdi hemen kitapta dikkatimi çeken konu ve olayları başlıklar halinde incelemeye başlıyorum. Savaş Başlatan Yaramaz Çocuklar Barış Zamanı Ne Yapar?     Savaş çıkarır. Doctor Who'da savaş çıkaranların barış zamanı ne yaptığını eleştiren çok etkileyici bir konuşma vardı. Ondan çok bahsedip içinde bulunduğumuz distopik dünyadan ayrılmak istemiyorum. Kitabın başlarında, gecenin bir türlü yaşlanmak bilmediği zaman Alex ve çetesinin suç, şiddet ve vahşet arayışı bana bunu düşündürdü. Şiddetin gençler arasında başlıca haz unsuru olduğu bir dünyada yaşlı politikacılar sözde barışı korumaya çalışıp türlü hinliklerle politikalarını yürütürken gençler de devlet ve birbirleriyle savaşıyorlar.  Gençlerden Beklenti      "Yetişkinlerin savaştığı, bombalar attığı, birbirini kesip doğradığı, acımasızlığın kol gezdiği bir dünyada gençlerin yurtsever, dine bağlı, uslu, terbiyel

Otomatik Portakal Kitap Tanıtımı ve İncelemesi 1. Kısım

 Otomatik Portakal Yazar: Anthony Burgess Yayın Tarihi: 1962 Tür: Distopik Kurgu, Kara Mizah Orijinal Adı: A Clockwork Orange Çeviri: Aziz Üstel Sayfa Sayısı: 171 Kısa Tarihi:     Gerçek üsüt özelliklere sahip olmayan bu distopik roman öncelikle türüne unutulmaz bir damga vuruyor. Gerek konusu gerek dili ile Otomatik Portakal dünya edebiyatının kült eserlerinden biri haline gelmiştir.      İlk aşamada kuşkusuz bu kitabın en dikkat çekici özelliği adıdır. Hatta araştırmazsanız kitabı okuduktan sonra dahi tam anlamıyla kavrayamayabilirsiniz.   “Cockney dilinde (İngiliz argosu) bir deyiş vardır. ‘Uqueer as as clockwork orange’. Bu deyiş, olabilecek en yüksek derecede gariplikleri barındıran kişi anlamına gelir. Bu çok sevdiğim lafı, yıllarca bir kitap başlığında kullanmayı düşünmüşümdür. Bir de tabii Malezya’da ‘canlı’ anlamına gelen ‘orang’ sözcüğü var. Kitabı yazmaya başladığımda, rengi ve kokusu hoş bir meyvenin kullanıldığı bu deyişin, tam da anlatmak istediğim duruma, Pavlov kanunla

Korkuyu Beklerken Kitap Tanıtımı ve İncelemesi

 Korkuyu Beklerken Yazar: Oğuz Atay Yayın Tarihi: 1975 Tür: Öykü Derlemesi Sayfa Sayısı: 196 Kısa Tarihi:     Beyaz Mantolu Adam, Unutulan, Korkuyu Beklerken, Bir Mektup, Ne Evet Ne Hayır, Tahta At, Babama Mektup ve Demiryolu Hikayecileri olmak üzere sekiz hikayeden oluşan bir derleme kitabıdır. İlk romanı Tutunamayanlar ile ses getiren Oğuz Atay'ın öyküleri de romanlarından geri kalmıyor. Her bir hikaye derinliği, zenginliği ve eşsiz dili ile insanı alıp götürüyor. Nereye mi? Her yere. Zaman zaman zihnimizin çatı katına, bazen adı unutulmuş bir demiryoluna, bazense bir cami avlusuna dilenmeye... Kitaba da adını veren hikaye Korkuyu Beklerken 'in gizli mezhep muzdaribi kahramanı kadar korkak, umutsuz ama inatçı bir aşık kadar saplantılı oluveriyoruz kitabı okurken. Sayısız türde sayısız canlandırma ve uyarlamalara konuk olan bu hikayeler hakkında hadi biraz daha ayrıntılara geçelim. Kitabın Konusu:     Her hikayede ayrı bir olay örgüsü var. Ancak kitabın genelinde bir kafa ka