Ana içeriğe atla

Buz Adam Ötzi

           Buz Adam Ötzi Hakkında Her Şey

                                                     

            Buz Adam Ötzi Kimdir?

Buz adam Ötzi 19 Eylül 1991’dedağcılar tarafından bulunmuştur. Öncesinde ölü bir dağcı sanılsa da kurtarma operasyonlarının 23 Eylül tarihinde tamamen başarıya ulaşması sonucu günümüzden 5300 yıl önce Bakır Çağı’nda bedenini buzda donan tarihin en iyi korunan mumyalarından olduğu anlaşılmıştır.  Bilim insanları Ötzi üzerinde yaptıkları araştırmalarda nereli olduğuna, neden öldüğüne, geçirdiği hastalıklara, yediği son yemeğine, yanında bulundurduğu eşyalara ve vücudundaki dövmelere bakarak yaşadığı dönemin sosyal ve kültürel özelliklerine ulaşabilmektedirler.  Ötzi ismini bulunduğu vadiden almıştır(Ötzal Alpleri).

Buz Adam Ötzi Nasıl Bulundu?

Günümüzden 20 yıl önce Avusturya-İtalya sınırında Alp Dağları’nda yürüyüşe çıkan iki Alman turist, son zirveye de çıktıktan sonra daha kestirme bir yerden dönmek isterler. Buz halindeki bir dere yatağının erimekte olan kısmında siyah bir leke gözlerine takılır ve daha dikkatli baktıklarında ise bunun bir ceset olduğunu fark edip polise haber verirler. Olay yerine gelen polisler, daha önce o bölgede bazen rastlanan ölmüş dağcılardan ya da 1. Dünya Savaşı’nda hayatını kaybetmiş askerlerden biri olduğunu düşünüp cesedi çıkartma işlemlerine başlarlar. Avusturya polisinin cesedin önemini anlayamaması ve çıkartırken aceleci davranmış olması Ötzi’nin kalça kemiğinde bozulmalara yol açar. Ceset biraz araştırıldıktan sonra önemi anlaşılır. Bunun üzerine cesedin bulunduğu yer tam olarak ölçülür ve İtalya sınırının birkaç metre içerisinde olduğu anlaşılıp İtalya’ya teslim edilir. Yapılan araştırmalar sonucunda 5300 yaşında olduğu anlaşılan Ötzi, arkeoloji dünyasına damga vurur.

           Buz Adam Ötzi’nin Farkı Nedir?

Mısır mumyalama kültürü diğer adıyla “kuru mumyalama” olarak adlandırılır. Çünkü bu kültürde cesedin iç organları çıkarılmaktadır. Çeşitli kimyasal maddelerle kaplanıp bedenin çürümesi engellenir(Yapılan bu işlemler hücrelerin su kaybına neden olur ve bu nedenle de kuru mumya olarak adlandırılır). Bu nedenle de Mısırlıların tıp ve eczacılık alanında geliştiği söylenmektedir.

Ancak Buz Adam Ötzi, Mısır mumyalarından farklı olarak buzda tamamen doğal ve müdahalesiz mumyalaşmıştır. Yani iç organları, kıyafetleri ve hatta bağırsak kalıntıları bile Buz Adam Ötzi ile mumyalaşmıştır. Bu durum Buz Adam Ötzi’yi diğer mumyalardan farklı ve bilim dünyası için çok önemli kılar.

Günümüzde bilim insanları Buz Adam Ötzi üzerinde pek çok çalışma yürütmektedirler. Son zamanlarda bu çalışmalar sonucu Buz Adam Ötzi’nin yediği son yemekle ilgili yeni bilgiler elde edilmiştir.

Ötzi Yaşarken Nasıldı? Boyu ve Kilosu Neydi?

Yapılan son yapılan araştırmalara göre öldüğünde 45 yaşlarındaydı, 50 kiloydu ve 165 cm boyundaydı. 1991 yılında bulunduğunda ise küçülerek mumyalaşmasından dolayı 13 kiloydu. Ölürken ise üzerinde birkaç farklı hayvan derilerinden yapılmış kıyafetleri ve yine çeşitli otlardan yapılmış pelerini vardı. Ayı kürkünden yapılmış şapkası ise kafasındaydı. Ayaklarında ise yine hayvan derisinden yapılmış, kötü hava koşullarına uygun, su geçirmez ayakkabıları vardı. Ayakkabılarının dış tabanı ayı derisinden iç tabanı ise geyik derisinden yapılmış olup arası ağaç kabuklarıyla doldurulmuştu ve ayakkabının içi kuru otlarla bezenmişti.

Ötzi'nin üzerinde bulunan polen, toz taneleri ve diş minelerinin izotopik yapısının analizi, çocukluğunu şu anda var olan, Bolzano’nun kuzeyindeki Feldthurns köyü yakınlarında geçirdiğini, daha sonraki yaşamını köyün 50 metre kuzeyindeki vadilerde geçirdiğini göstermiştir.

Ötzi’nin DNA bulgularından yola çıkılarak ustaca yapılan bir canlandırması da onu hayal edebilmemizi kolaylaştırmakta.

            Ötzi aynı zamanda herhangi bir anda kendisine lazım olabilecek ufak tefek aletlerini, matkap benzeri bir aletini, çakmaktaşını, kurutulmuş mantarını ve böğürtlenlerini de belindeki kesesinde taşıyordu. Bunlara ek olarak yapımı henüz tamamlanmamış bir yay, taş balta ve ok uçları da yanında taşıdığı aletler arasında.

Ötzi’nin Geçirdiği Hastalıklar Neler?

Otopsisinin ardından Ötzi’nin bağırsaklarında yaygın bir parazit türü olan Kancalı Kurt parazitinin izlerine rastlandığı ortaya çıktı. Fakat asıl şaşırtıcı olan şey ise parazitleri öldürme özelliği taşıyan bir çeşit ağaç yosununun da Ötzi’nin bağırsaklarında bol miktarda bulunmuş olmasıdır. Buradan Ötzi’nin, sahip olduğu bağırsak parazitlerinden haberdar olduğu ve bunlardan kurtulabilmek için yemeklerini bu parazit karşıtı yosunlarla yediği sonucu çıkartılabiliyor.

Ötzi’nin genlerinden yola çıkılarak yapılan araştırmalarla, kilolu olmamasına ve hareketli bir yaşam sürmesine rağmen genetik olarak kalp ve damar hastalıklarına çok yatkın olduğu ortaya çıktı. Ayrıca gen haritasında kenelerden geçtiği bilinen ve Lyme hastalığına neden olan bakteriyel bazı kalıntılar saptanması da Ötzi’ye tarihteki ilk Lyme hastası unvanının da verilmesine neden olmuştur.

Ötzi’nin dişleri incelendiğinde ise uzmanlar ön dişlerinde bir mekanik travma ve diğer dişlerinde de iltihaplanma tespit ettiler. Dişlerin aşırı derecede aşınmış olması ve arka dişlerinde birinde yediği bir yemeğin içindeki taş kaynaklı bir kırık olduğu da çıkarılan sonuçlar arasında.     

                Yapılan taramalarında ölümünden sonra yüz üstü yattığı pozisyonda sağ tarafındaki üç veya dört kaburgasının kırıldığı gözlemlenmiştir (kaburgasını üstüne düşen buz parçası da ezmiş olabilir). Bulunan iki tırnağından birinde üç tane beyaz çizgi bulunmuş, bu şekilde son altı ayda üç defa hasta olduğu düşünülmüştür. Ölümünden iki ay önce hasta olduğunun ve hastalığının yaklaşık iki hafta sürdüğü tahmin edilmektedir. Ötzi'nin dişlerinin kötü durumunda olduğu ve birçok çürüğü olduğu fark edilmiştir. Bu oral patolojilerin tahıl ağırlıklı, yüksek karbonhidratlı beslenme şeklinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Şubat 2012'de yapılan DNA analizleri Ötzi'nin laktoz intoleransı olduğunu ortaya koymuş. Bu da tarım ve mandıracılık olmasına rağmen laktoz intoleransının o dönemde hala yaygın olduğu tezini desteklemektedir.

                2013 yılında Zürih’teki Evrimel Tıp Merkezi’nde yapılan incelemelerde, Ötzi’nin neredeyse her türlü oral patolojiyi gösterdiği belirtildi. Bunun anlamı, Ötzi'nin en azından son yirmi yılını dayanılmaz diş ve apse ağrılarıyla geçirmiş olmasının ihtimalinin çok güçlü olduğudur. Dahası, Ötzi'nin ağız yapısının 3D analizine göre Ötzi'nin aşınmamış tek bir dişi bile olmadığı görülmüştür. Bu da Ötzi'nin bir şekilde (büyük ihtimalle kendi imkânlarıyla) kendisine diş çürüğü tedavisi uygulamaya çalıştığını göstermektedir.

                

                Buz Adam Ötzi’nin Dövmeleri Ne Anlama Gelir?

                Vücudunun çeşitli yerlerinde toplam 61 dövme bulunmaktadır. Daha da ilginci, bu dövmelerin, günümüzde akupunktur tedavisi açısından önem arz eden noktalar üzerinde veya çok yakınında bulunmasıdır. Hatta dövmelerin denk geldiği akupunktur noktalarından hareketle, Ötzi'nin sindirim sistemi parazitleri ve osteoartrit (kireçlenme) gibi sağlık sorunları yaşadığı sonucu oluşturulmuştur. Dövmelerin ilkçağlarda akupunktur tedavisinin erken aşamalarını ifade ettiği tezi de bu şekilde hayli güçlenmiştir. Dolayısıyla Ötzi, akupunktur tedavisinin görüldüğü ilk örnek olma özelliğini de üstüne alıyor.

                Ayrıca Ötzi’nin vücüdundaki dövmelerin, deride ince kesikler açıldıktan sonra kömürle ovuşturularak yapıldığı düşünülüyor.

                

             Buz Adam Ötzi Ne Yiyordu?

                Yapılan araştırmalar Ötzi’nin genellikle etle beslendiği sonucunu ortaya koydu. Diş minelerindeki zedelenmelerden yola çıkılarak varılan bu sonuç, ölmeden hemen önce dağ keçisi, geyik ve çeşitli tahıllar yediği ortaya çıkmasıyla da güçlendi. Ayrıca Ötzi’nin arka dişlerinden birinde muhtemelen yediği tahılların arasına karışmış olan bir taşın neden olduğu büyük bir kırık saptandı. (Ötzi'nin midesini açan bilim adamları son yediği yemeğin yarısına yakınının keçi yağından oluştuğunu, bir miktar da eski dönemlere ait tahılgiller tespit edildiğini açıkladılar.)

Ötzi'nin yemeğini tatlandırıcılar bakımından da inceleyen bilim adamları, içerisinde tuz dahi bulunmadığını, tat verecek değişik türde bitkilere de rastlanmadığını, bu nedenle oldukça yavan bir tadı olduğunu düşündüklerini ifade ediyorlar.

Buz Adam Ötzi’nin Soyu ve Yaşayan Akrabaları Hakkında Neler Biliniyor?

Buz Adam Ötzi’nin genlerinin orta doğuya daha yakın olduğu da son araştırmalarla ortaya çıktı.

Buz adamın günümüzdeki insanlarla genetik benzerliğini ve farklılığını gözlemlemek için 3,700 kan donöründen sağlanmış DNA’larla babadan aktarılan Y kromozomu üzerinden yapılan araştırmalara göre Ötzi ile bu donörlerden 19’unun DNA’sı 12.000 ile 10.000 yıl öncesi aralığında yaşamış ortak bir ataya dayanan aynı mutasyonu taşıyor. Alplerde yaşayan bu 19 kişi, buz adama diğerlerinden daha yakın akraba.

Ötzi’nin anne soyu yok olmuşken, babasından gelen soy Avrupa’da ve özellikle de Sardinya ve Korsika gibi Akdeniz bölgesindeki gruplarda hala görülüyor.

Buz Adam Ötzi’nin Sesi Nasıldı?

İtalyan araştırma ekibi, Ötzi'nin sesini Padua'daki Ulusal Araştırma Konseyi'nin laboratuarlarındaki özel ekipmanlar yardımıyla sentezledi. Mumyanın boğazındaki ses yolunun modeli çıkartılarak dünyanın bilinen en eski mumyasının sesli harfleri nasıl söylediği öğrenilmeye çalışıldı. Araştırma sonucunda harfleri nasıl seslendirdiğine dair bilgilere ulaşıldı. 

Bilim adamları Ötzi'nin ses tellerinin uzunluğunu hesaplayıp, bilgisayarlı tomografi taramaları sonucuyla beraber sesin yapısını ortaya çıkardı ve sonrasında matematiksel modeller ve özel bir yazılım yardımıyla 'olası' sesini sanal ortamda ortaya çıkardılar. Böylece 5300 yıl önce nasıl konuştuğuna, sesinin nasıl çıktığına dair tahmin yapılabiliyor. Fakat bilim adamları aradan geçen uzun yıllar sonrası elde edilen verinin orijinal ses olamayacağını belirtiyor.

Yapılan araştırmalar sonucu, deneyin sonuçları Ötzi’nin keşfinin 25. Yılına özel düzenlenen bir konferansta 4 saniyelik bir video ile herkese açıklandı:

 Ötzi Nasıl Öldü?

İçinde bulunduğu sert iklim koşulları nedeniyle cesedi 5 bin yıl boyunca korunan Ötzi'nin yakınlarında bir balta bulunmuş ve vücudunda da kesikler olduğu tespit edilmişti. Bu tespitler nedeniyle de Ötzi'nin savaşçı olabileceği tahminleri yürütülmüştü.

Günümüzde hala Ötzi’nin ölümü hakkında farklı düşünceler bulunmaktadır.  Ötzi’nin omzunda bir ok yarası vardır ve kafası ve ellerinde de yaralar bulunmaktadır.  Bazı kaynaklarda Ötzi’nin ok veya başına aldığı bir darbe ile öldürüldüğü söylense de bazı kaynaklar bu ok yarasının ölümcül olmadığı ve Buz Adam Ötzi’nin donarak öldüğünü söylemektedir. 

Farklı kaynaklardan alınan farklı bilgiler aşağıdaki gibidir:

“Ötzi ilk bulunduğunda donarak öldüğü düşünülüyordu. Ancak daha sonra omzuna isabet eden okla damarlarının zarar gördüğü anlaşılınca Ötzi’nin öldürüldüğü sonucuna varıldı. Uzun süredir Ötzi’nin ölümüne bu yaralanmanın sebep olduğu düşünülüyordu.  Ancak yeni yapılan araştırmalar bu okun Ötzi’ye kan kaybettirse de ölümüne sebep olacak kadar zarar vermediğini ve buz adamın donarak öldüğünü gösteriyor.  Ötzi’nin başına aldığı tespit edilen şiddetli darbelerin de ölümcül olmadığı düşünülüyor.

Başlarda Ötzi’nin donarak öldüğü öngörülse de daha sonra pelerinini hafifçe yırttıktan sonra sol omzuna saplanan ve hayati damarlarından birini kopartan bir ok ucunun bulunmasıyla Ötzi’nin başkaları tarafından öldürüldüğünü söylemek mümkün. Ölmeden hemen önce güzel bir sofradan kalkmış olması ise cinayetin sinsice işlenmiş olabileceğine dair ipucu niteliği taşıyor. Çünkü düşmanlarından kaçan Ötzi’nin kaçma eylemini gerçekleştirirken dağ keçisi, geyik ve çeşitli tahıllar yemesi pek de mümkün gözükmüyor. Vücudunun çeşitli yerlerinde çürüklerin ve kesiklerin olması da bu ihtimali kuvvetlendiriyor.”

"Ötzi büyük ihtimalle yaklaşık 30 metre mesafeden vuruldu, yani yakın temas cinayeti değildi. Horn, Ötzi'nin vurulmadan hemen önce buzulların üstünde habersizce dinleniyor olduğunu ve okuna davranamadığını tahmin ediyor.  Horn, ‘Ağır bir öğün yemek yiyordu; kaçtığı bir şey veya acelesi yok gibiydi.’diyor. Bir başka dikkat çekici kanıt, ölümünden iki gün önce elinden aldığı yaraydı. Ötzi, büyük ihtimalle bir kavgaya karışmıştı. Bu, klasik bir aktif savunma yarasına benziyordu. Ötzi'nin başka bir yarası olmadığı için, kavgadan galip çıktığı düşünülüyor. Buzulların üstündeki Ötzi cinayetinin bu kavganın bir devamı olduğunu, katilin Ötzi'yi Alpler'e kadar takip edip vurduğunu tahmin ediyor. Ancak katil, Ötzi'nin bakır baltasını ya da başka bir değerli aletini çalmamıştı."

                Bunların yanında Ötzi’nin sol omzudan okla vurulduktan sonra düşerek kafasını taşa vurarak öldüğünü söyleyen kaynaklar da var.

Zaman zaman Ötzi’nin dini törenlerde kurban edildiğini söyleyenler olsa da yapılan otopsiler sonucu bunun mümkün olmadığını gösteren delillere rastlanmıştır. Yine de Ötzi'nin Tanrıların sakinleştirilmesi ve şeflerin soyunun sürdürülmesi amaçlı bir ayinde kurban edilmiş olabileceğini düşünenler de hala var.

Ayrıca Ötzi’nin kanı tarihin bilinen en eski kanı olma özelliğine sahiptir. Nanoteknoloji yardımı ile Ötzi’nin yaralarından kan örnekleri alınarak alyuvarları incelenmiştir.

                                  

Buz Adam Ötzi’nin Otopsi Videosu

https://www.youtube.com/watch?v=CGVBgLMNnxc

Buz Adam Ötzi Şimdi Nerede?

Bolzano'daki Güney Tyrol müzesinde, steril bir cam kutu içinde, 7 derece sıcaklıkta ve yüzde yüz nem seviyesinde tutuluyor. Oldukça iyi mumyalanmış olması sebebiyle günümüz bilimi ışığında önemli bulgular sağlayan Ötzi, antropologlar ve arkeologlar için Bakır Çağı Avrupa insanının yaşamı ve vücudu hakkında önemli bilgiler sunuyor.

Buz Adam Ötzi Müzede

Buz Adam Ötzi Laneti Söylentileri Nelerdir?

Ötzi'nin keşfi ve üzerindeki araştırmalar ile şu veya bu şekilde bağlantılı 7 kişi aradan geçen 14 yıl içinde ölmüştür. Kimileri bu ölümleri bir lanete bağlarken, kimileri de tesadüf olarak yorumlamaktadır. Ötzi üzerinde yakın çalışmalar yürütmüş bazı araştırmacı ve bilim adamının da ölmemiş olduğunu burada belirtmek gerekir.

'Lanet' 1992'de Ötzi'nin vücudunu inceleyen adli tıp ekibinin şefi Dr. Rainer Henn'in ölümü ile başlamıştır. Dr. Henn, Ötzi hakkında vereceği bir konferansa giderken, arabasıyla bir başka arabaya kafa kafaya çarpışarak can vermiştir.

İkinci 'kurban' Dr. Henn'i ve diğerlerini Ötzi'nin bulunduğu yere götüren ve sonradan turistler için Ötzi turları düzenlemeye başlayan dağcı Kurt Fritz olmuştur. Pek çok dağcının başına gelebildiği gibi, çığ altında kalmıştır.

Avusturyalı gazeteci Rainer Hoelzl üçüncü 'kurban' olmuştur. Ötzi'nin yerinden çıkarılışını ve sonrasındaki incelemeleri, yakın plan röportaj hakkı elde etmiş tek gazeteci sıfatıyla filme almış ve filmi bütün dünyada gösterilmiştir. Filmin gösterime girmesinden birkaç ay sonra, bir tür beyin tümörü olduğu düşünülen gizemli bir hastalığa yakalanmış ve kısa sürede büyük acılar içinde ölmüştür.

Dördüncü 'kurban' Ötzi'yi bulan Alman turist Helmut Simon'dur. Simon, Ötzi üzerinde hak elde edebilmek için açtığı 75.000 Dolar tazminat içeren bir davayı kazanmasını kutlamak üzere, keşfini gerçekleştirdiği bölgeye dönerken, güzel havada yola çıkmış olmasına rağmen, yolda kar fırtınasına yakalanmış ve Ötzi'nin ölüm yerinden 200 kilometre kadar mesafede, yüz metrelik bir uçuruma düşmüştür. Henüz dava sonuçlarını kesinleştirecek imzayı atmamış olduğundan, dul Bayan Simon 75.000 Dolar'ı alamamıştır.

Helmut Simon'un gömülmesinden bir saat kadar sonra, yollarını kaybettiklerinde Simon çiftini aramaya çıkan ekibin şefi olan Dieter Warnecke 45 yaşında kalp krizinden ölmüştür.

Ötzi'nin vücudunu bakterilere ve mantarlara karşı korumak üzere bir yöntem geliştiren Innsbruck'lu Profesör Friedrich Tiefenbrunner Ocak 2005'te açık kalp ameliyatı esnasında ölmüştür. Tiefenbrunner'ın bulunduğu bilimsel ekibe şeflik eden ve Ötzi konusundaki bir numaralı uzman olan arkeolog Konrad Spindler, 5 ölümden sonra artık dile getirilmeye başlanan lanet söylentilerini, 'ne yani? Sırada ben mi varım? Medya palavrası bunlar,' diyerek inkâr etmekteydi. Nisan 2005'te evvelce mevcut bir kronik hastalığı olan ALS'den vefat etmiştir.

Son olarak, Ekim 2005'te, Avustralyalı Dr. Tom Loy, ‘lanet’in son kurbanı olmuş, Ötzi hakkında bir kitaba son rötuşlarını koyarken ölmüştür. Sayı böylece 7'ye çıkmış olmaktadır.

Ötzi Hakkında Çekilen Filmler Nelerdir?

Der Mann aus dem Eis (Buz adam) adlı film, Almanya, İtalya ve Avusturya ortak yapımı olarak Bavyera, Güney Tyrol ve Karintiya’nın engebeli dağlarında çekildi.

Film, Ötzi’nin neden öldürülmüş olabileceği üzerine bir kurgu üzerine ilerliyor.

Alman oyuncu Jürgen Vogel’in oynadığı Ötzi (filmde Kelab isminde), Doğu Alpler’de Roma öncesi ve Roma döneminin dili olan ve filmde hiçbir çeviri yapılmayan Rhaet dilinin erken bir versiyonunu konuşuyor. Kelab, keçiler ve domuzlarla birlikte yaşıyor, sıcak tutması için hayvan kürkü giyiyor. Çeşitli ritüeller yaparak ve avlanarak hayatını sürdüren Kelab, çeşitli unsurlardan ve düşmanlardan kendisini ve ailesini korumak için kendini tehlikeli ve karlı bir doğal ortamda buluyor.

Bonus Bilgi:

Brad Pitt'in sol ön kolunda Ötzi'nin dövmesi vardır.  

KAYNAKÇA

https://www.haberler.com/5-bin-yasindaki-buz-adam-otzi-nin-son-yemegi-11055159-haberi/

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%96tzi

https://www.ntv.com.tr/galeri/teknoloji/buz-adamotzininbir-gizemi-daha-cozuldu,cvWd4gkKlEaBHl55L2rQzQ/vELMRyb_MkehpbpS7O28cQ

https://arkeofili.com/buzadam-otzi/

https://www.yenisafak.com/teknoloji/buzadam-otzinin-sesi-yayinlandi-2538784

https://www.bilimoloji.com/buz-adamin-gizemleri/

https://arkeofili.com/otzinin-annesinden-gelen-soy-tukenmis/

https://www.youtube.com/watch?v=_FUH4xpYUMs

https://www.hurriyet.com.tr/seyahat/buz-adam-otzi-o-ulkede-ortaya-cikti-ve-vuruldu-40482414

https://www.wikiwand.com/tr/%C3%96tzi#/%C3%96tzi'nin_laneti_s%C3%B6ylentileri

https://onedio.com/haber/5300-yil-once-yasayan-otzi-nin-mumyalasmis-bedenini-bulan-insanlarin-uzerine-lanet-yagdi--731348

https://www.youtube.com/watch?time_continue=51&v=CGVBgLMNnxc&feature=emb_logo

https://arkeofili.com/5300-yillik-buzadam-otzinin-filmi-cekildi/

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/insanoglunun-en-eski-kani-20470292

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karalama 1

  10.08.2014 Evim. Sonunda… Her gün hiç bitmeyecekmiş gibi. Ama evime geldiğimde hiç yaşamamışım sanki. Bunu da her gün söylüyorum değil mi? Bütün gün eğilmesin diye çubuklara bağlanan ağaçlarmışçasına zavallıca dimdik dolaşıyorum. Takım elbisem buruşmasın diye oturup kalkarken dikkat ediyorum. Kalabalık sofralarda herkese laf yetiştirirken bir de üstüme dökmemek için çabalıyorum. Aman Allah’ım, rezaleti düşünebiliyor musun? Gerçekten zavallı bir durum insanlığın bu hali. Herkes birbirine gereksiz şakalar yapıyor. Allah’ım ne kadar nefret ediyorum kendimden şakalarına gülerken. Eskimiş kelime oyunlarını dönüp dönüp aynı çevrelerde pazarlıyorlar. İkiyüzlü bir insanım bunlara güldüğüm için. Hiç belli etmiyorum ama, fevkalade bir yalancıyım ben. Bugün birini işe aldım. Heyecanlı, tecrübesiz, şaşkın bir genç. İlkelerinden ne kadar da komik bahsediyor. İş hayatında birbirlerinin arkasından iş çeviren, affıma sığınarak, terbiyesiz insanlar tanımış. Ciddi bir suratla ona hak verirken iç

Korkuyu Beklerken Kitap Tanıtımı ve İncelemesi

 Korkuyu Beklerken Yazar: Oğuz Atay Yayın Tarihi: 1975 Tür: Öykü Derlemesi Sayfa Sayısı: 196 Kısa Tarihi:     Beyaz Mantolu Adam, Unutulan, Korkuyu Beklerken, Bir Mektup, Ne Evet Ne Hayır, Tahta At, Babama Mektup ve Demiryolu Hikayecileri olmak üzere sekiz hikayeden oluşan bir derleme kitabıdır. İlk romanı Tutunamayanlar ile ses getiren Oğuz Atay'ın öyküleri de romanlarından geri kalmıyor. Her bir hikaye derinliği, zenginliği ve eşsiz dili ile insanı alıp götürüyor. Nereye mi? Her yere. Zaman zaman zihnimizin çatı katına, bazen adı unutulmuş bir demiryoluna, bazense bir cami avlusuna dilenmeye... Kitaba da adını veren hikaye Korkuyu Beklerken 'in gizli mezhep muzdaribi kahramanı kadar korkak, umutsuz ama inatçı bir aşık kadar saplantılı oluveriyoruz kitabı okurken. Sayısız türde sayısız canlandırma ve uyarlamalara konuk olan bu hikayeler hakkında hadi biraz daha ayrıntılara geçelim. Kitabın Konusu:     Her hikayede ayrı bir olay örgüsü var. Ancak kitabın genelinde bir kafa ka