Ana içeriğe atla

Fareler ve İnsanlar Kitap Tanıtımı ve İncelemesi

FARELER VE İNSANLAR

Fareler ve İnsanlar

Yazar: John Steinbeck
Yayın Tarihi: 1937
Tür: Uzun hikaye, kurgu, trajedi
Orijinal Adı: Of Mice and Men
Çeviri: Belkıs Çorakçı
Sayfa Sayısı: 111

Kısa Tarihi:

    "Pulitzer ve Noel Dünya Edebiyat Ödülü'nü kazanan John Steinbeck'in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtlar arasında yer alır. Steinbeck romanlarında yalın ve keskin bir gerçeklik sunarken yine de her seferinde çarpıcı bir öykü ile çıkar okurunun karşısına. Tarihin bir kesitindeki dramı insani ayrıntıları kaçırmadan sergilerken, "tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun" türküsünü dillendirir. Bu nedenle eserleri edebi değerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemiştir."

Kitabın Konusu:

    İki arkadaş, Lennie ve George, Büyük Buhran sırasında hayatlarını kazanmak için mevsimlik işçilik yapmaktadırlar. Genellikle mevsimlik işçiler kazandıkları paraları hızla çarçur ederek sefillik içinde yaşarlar. Ancak Lennie ve George böyle değildir. Onların hayalleri vardır ve bu hayaller için durmaksızın çalışırlar. Önlerinde engeller ve fırsatlar vardır. Zaman zaman bu hayallerine çok yaklaşırlar ama büyük bir problemleri vardır. 
    Lennei ve George hep beraber seyahat etmektedirler ve çok iyi arkadaşlardır. Ancak Lennie'nin akli dengesi yerinde değildir ve sürekli başına dert açmaktadır. George sürekli ona yardım eder ve girdikleri her işten kovulsalar da yılmadan yollarına devam ederler. Ancak yine çalışmak için gittikleri bir çiftlikte işler çığırından çıkar ve çözülemeyecek bir hale gelir.
    Kitabı okuduğumda gerçekten hayran kaldım. Çok uzun olmamasına rağmen çok fazla şey anlatıyor ve gerçekten de bazı şeylerin altından kalkamadım.

Karakterler: 

Lennie Small: Akli dengesi bozuk, saf, masum biridir. Her şeyi düşünemez ve tam da  bu yüzden en yakın arkadaşı, yoldaşı George'a ihtiyacı vardır. Her yere beraber giderler ve beraber hayalleri vardır. Ama yumuşak şeyleri çok sever ve bunlara dokunmak ister, bu şekilde Lennie istemeyerek de olsa bazı şeyleri her defasında mahveder...

 fareler ve insanlar

George Milton: Arkadaşı Lennie ile beraber çiftlik çiftlik dolaşıp para kazanmaya çalışır. Lennie'ye anlattığı hikayelerde onlar diğer mevsimlik işçiler gibi değillerdir ve bir hayalleri, uğruna çalıştıkları bir gayeleri vardır. Bunu en başta sadece Lennie'yi memnun etmek için söylese de o da buna inanmak ister ve bunun için çalışırlar. George hep Lennie'nin arkasını toplar ve başlarına açtığı dertlerden kurtulmalarını sağlar. Lennie'ye hep ne kadar baş belası olduğunu söylese ve onsuz hayatının ne güzel olabileceğini anlatıp dursa da açıkça ona bağlıdır.

Curley: Patronun oğlu Curley ufak tefek bir adamdır. Fiziksel yetersizliğini telafi etmek için sürekli çiftlikteki konumunu da kullanarak cüsseli adamlara saldırır ve kendini tatmin etmeye çalışır. Kendini bilmiş ve burnu havadadır. Son zamanlarda evlidir ama mutlu bir evliliği yoktur. Karısının davranışları nedeniyle kıskançlık krizlerine girer.

Curley'in Karısı: Kitapta olaylara dahil tek kadın karakterdir. Çiftlikte erkek egemen bir bölgede bir kadının nasıl durduğunu görebiliyoruz onun sayesinde. Kitapta adından hiç bahsedilmemiştir. Süslü ve yakışık almayan kıyafetleri, konuşması ve davranışlarıyla herkes tarafından kötü bilinir. Kocasını kıskançlıktan deli eder ve çok kızdırır. Aslında onu sevmemektedir. Daha iyi bit hayata sahip olma hayalleri diğer çoğu gibi mahvolmuştur. Tek istediği bir film yıldızı olmakken çeşitli sıkıntılar yaşamış ve ailesinden kaçmak için de Curley ile evlenmiştir. Kitapta bir kurban olarak değerlendirilir. 

Candy: Çiftlikte elini kaybetmiş yaşlı bir tamirci ve temizlikçidir. George ve Lennie'nin hayallerindeki çiftliğe ortak olur çünkü ezilmekten yorulmuştur ve kısa zaman sonra artık iş yapamayacak hale geldiğinde kovulacağını da bilir. Kitabın başında çok yaşlı bir köpeği vardır.

Crooks: Çiflikteki siyahi seyistir. Ten rengi yüzünden dışlanmaktadır ve George ve Lennie'nin hayallerini öğrendiğinde onlara inanmaz çünkü gerçekten de hayattan bütün beklentilerini yitirmiştir.

Slim: Çiftliğin yakışıklı, özgüvenli ve belki de tek kendiyle barışık karakteridir. İşini çok iyi yapar ve herkes tavsiye için ona gider. Herkese yardım etmek isteyen iyi kalpli biridir. 

Carlson: İçten içe Candy'nin köpeğini sevmez çünkü köpek yaşlıdır ve kokar. Onu acı çekmeden öldürmek için Candy'i ikna eder. Candy bunu kendisi yapmak istemez ve Carlson köpeği öldürür. Silahıyla hava atan, kendini kanıtlamak isteyen bir karakterdir.

Patron: Çiftliğin başıdır ve Curley'in babasıdır. Candy mutlulukla onun Noel'de çiftlik çalışanlarına bir galon viski verdiğini söyler. 

Clara Teyze: Lennie'nin teyzesidir. Büyük bir sabırla ölene kadar onunla ilgilenmiştir ve elinden geleni yapmıştır. Lennie istemeden onları öldürse de ona okşaması için fare bile vermektedir.

Whit: Çiftikte çalışan bir işçi

Altını Çizdiğim Yerler:

  • "Diyelim ki, Curley iri yarı birinin üstüne sıçradı ve onu tepeledi. Herkes hemen Curley'i övmeye koyulur, ne yaman herif şu Curley, derler. Sonra diyelim ki, aynı şeyi bir kez daha yaptı ve dayak yedi. Bu sefer herkes koca herife, dengiyle dövüşeydi der, hep ona karşı çıkarlar. Bana ters geliyor." (sf.30)
  • "Lennie'ye şu işi yap de, eğer iş zeka gerektirmiyorsa anında halleder. Ne yapması gerektiğine kendi karar veremez, fakat emir almakta üstüne yoktur." (sf.41)
  • "İnsanın iyi olmak için akla ihtiyacı yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun."(sf.43)
  • "O köpeği kendim vurmalıyıdm George. Kendi köpeğimi başkasının vurmasına izin vermemeliydim." (sf.64)
  • "*...İnsanın can yoldaşına ihtiyacı var.* Sızlanırcasına, *İnsan çıldırır kimsesi yoksa,* dedi. *Kim olduğu hiç önemli değil. Yeter ki seninle olsun. Bak, dinle beni,* diye bağırdı kendini tutamayıp; *insan çok yalnız kalırsa tozutur, hasta olur sonunda!*" (sf.75)
  • "*Yahu bu iki herifin niye tadı kaçtı ki şimdi?* dedi." (sf.111)

 Şimdi de kitap hakkındaki görüşlerime gelelim.


FARELER VE İNSANLAR | radyotiyatrosu.net

"Arkadaşlık mı Çıkar İlişkisi mi?"

    Fareler ve insanlar ne kadar arkadaşlık üzerine kurulu bir kitap olsa da insan kitabı okudukça neden George'un Lennie'ye baktığına bir anlam veremiyor bazen. Hele Lennie'ye nasıl davrandığını, ona kızınca nasıl hemen Lennie olmadan hayatının nasıl olacağını anlattığı zamanlarda iyice karışıyor kafamız. "Tanrım yalnız olsaydım ne kadar rahat bir hayatım olurdu benim. Bir iş bulur, başımı belaya sokmadan yaşar giderdim. Kafam rahat olurdu. Ayın sonu geldiğinde elli papeli cebime indirdiğim gibi kasabaya gider canım ne isterse onu alırdım. Bütün bir geceyi genelevde bile geçirebilirdim. Canımın istediği yerde yemek yer, otele ya da başka bir yere karnımı doyurmaya gider, canım ne isterse onu sipariş verirdim.  İşte bütün bunları her ay yapabilirdim. Koca bir şişe viski alabilirdim ya da ne bileyim bir bilardo salonuna girip kağıt oynardım, belki de bilardo oynardım. Oysa şimdi neyim var elimde? Bir sen varsın! Bir işte dikiş tutturamaz, ne zaman iş bulsam beni kovdurursun. Diyar diyar sürükleyip durursun beni. Bu kadarla kalsa, yine neyse. Başıma bela da açarsın. Kötü şeyler yaparsın, seni yine ben kurtarmak zorunda kalırım. Seni yarım akıllı dangalak! Senin yüzünden başım dertten kurtulmuyor be!" diyor George. Lennie bunlara çok üzülüyor ve George ne zaman böyle söylese Lennie dağlara tek başına gidip mağaralarda yaşayabileceğini söylüyor. Lennie'nin bu isteği ister istemez güldürüyor insanı. Peki George neden böyle diyor Lennie'ye? Madem bu kadar bıktı neden onu atmıyor başından?
    Pek çok siteden yorumlar okudum. Pek çok insan bunun aslında bir çıkar ilişkisi olduğunu, George ufak tefek bir adam olduğundan yanında Lennie gibi güçlü bir adam olmasının onu güvende hissettirdiğini söylüyorlar. Aslında bu mümkün çünkü Lennie kendisine ne denilirse onu yapıyor. Ama bunu söyleyen insanlar başlarına Lennie yüzünden açılan onca dertleri unutuyorlar. Lennie olmasaydı gerçekten George söylediği gibi özgürce(!) yaşayabilirdi. Bence gerçekten gerçek bir arkadaşlıkları vardı. 

Öjenizm

    Okuduğum bazı yorumlarda da bu romanın arkadaşlık ve dostluğu, çıkar ilişkilerini bırakın öjenizmi desteklediğinden bahsediliyor. Açıkçası ağzım açık kaldı. Biliyorum ki genellikle hiçbir şey göründüğü gibi değildir ama bu bana abartı gibi geldi. Okuduğum yazının linkini bırakıyorum.

    Eğer "Fareler ve hangi insanlar?" adlı metni okuduysanız belki aranızda bana hak veren olur. Çok kurcalayıp her kelimeden bir anlam çıkarılmış. Herhangi bir şey bu yöntemle incelenirse istenilen her anlam çıkarılabilir bence. Söylenen çoğu şey doğru aslında düşündükçe. Ama bence bu Steinbeck'in bu kitabı yazma amacını değil, anlattığı dönemde insanların yaşadıklarını çok iyi anlattığı anlamına geliyor. Kitabın son cümlesiyle aslında bunun trajik bir olay olmadığını söylüyor Curley ve Carlson. Bu Steinbeck'in böyle düşündüğü anlamına gelmez ki! Zaten Curley kitaptaki kötü karakter. Bu son sözüyle onun ne kadar da kötü biri olduğunu bir kere daha görmüş oluyoruz. 
    Kitapta Lennie gibi zeka geriliği olan biriyle yaşamanın ne kadar zor olduğunu da gördük tabii. Ama bu demek değil ki Lennie kötü biri. Aksine yumuşacık ve iyi kalpli. Curley ise zengin ve metinde söylendiği üzere "normal". Ama okuyucu onu sevmiyor ki! "İnsanın yüreğinin iyi olması içi akla ihtiyacı yoktur. Bana zaten bu ikisi birlikte pek olmuyor gibi geliyor. Gerçekten akıllı bir adama bakıyorsun, hiç de iyi biri olmadığını görüyorsun." diyerek düşüncelerini yeterince belli etmemiş mi zaten Steinbeck? Yani aslında düşünerek bu kitabın insana o dönemin gerçeklerini çok iyi yansıttığını, ve aslında o dönemin gerçeklerinin de ne kadar anlamsız olduğunu görebiliriz.
    Lütfen bu konu hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın.

Lennie'nin Ölümü 

    Kitabın sonunda beklemediğim bir dizi olay gerçekleşti. Curley'in karısının ölümünü okurken yerimden sıçradım. Son anda da kadının acınası yaşamına üzüldüm. İnanılmaz bir sürpriz oldu. Üstelik ben Lennie'nin öleceğini bir arkadaşımdan öğrenmiştim maalesef. Yine de böyle bir ölüm... Böyle bir sonu asla tahmin edemezdim, asla. Açıkçası George hayallerindeki çiftlikten son bir kez daha bahsederken gözyaşlarıma hakim olamadım.
    Son ana kadar hep bir umut kaçacaklarını düşünmüştüm. Carlson'ın silahı kaybolduğunda anlam veremeyip herhalde kendisi kaybettiğini söylemekten çekiniyor diye düşünmüştüm. Ama asla George'un o silahı alıp da Lennie'yi vurabileceği aklımın ucundan geçmedi. 
    George'un eli titreyerek o silahı Lennie'nin kafasına koyduğunda hayallerindeki çiftliği anlatması, Lennie istemeyerek de olsa Curley'in karısını öldürdüğünde aklına ilk tavşanları hala besleyip besleyemeyeceğini düşünmesi beni çok derinden etkiledi. Belki ileride tekrar okuduğumda daha da etkileyecek.   
    Böyle içler acısı bir konu hakkında söylenebilecek, düşünülebilecek, hissedilebilecek çok fazla şey var. Ama George'un neden ve nasıl Lennie'yi öldürdüğünü Candy'nin köpeği öldüğünde söylediği şu söz dışında daha iyi anlatabilecek biri var mı bilemiyorum:
        
            "Kendi köpeğimi kendim vurmalıydım George. Kendi köpeğimi başkasının vurmasına izin vermemeliydim."


    Sadece diyorum ki, keşke George'un hayallerini gerçekleştirip gerçekleştirmediğini öğrenebilseydik!
    Başka yazılarda görüşmek üzere...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karalama 1

  10.08.2014 Evim. Sonunda… Her gün hiç bitmeyecekmiş gibi. Ama evime geldiğimde hiç yaşamamışım sanki. Bunu da her gün söylüyorum değil mi? Bütün gün eğilmesin diye çubuklara bağlanan ağaçlarmışçasına zavallıca dimdik dolaşıyorum. Takım elbisem buruşmasın diye oturup kalkarken dikkat ediyorum. Kalabalık sofralarda herkese laf yetiştirirken bir de üstüme dökmemek için çabalıyorum. Aman Allah’ım, rezaleti düşünebiliyor musun? Gerçekten zavallı bir durum insanlığın bu hali. Herkes birbirine gereksiz şakalar yapıyor. Allah’ım ne kadar nefret ediyorum kendimden şakalarına gülerken. Eskimiş kelime oyunlarını dönüp dönüp aynı çevrelerde pazarlıyorlar. İkiyüzlü bir insanım bunlara güldüğüm için. Hiç belli etmiyorum ama, fevkalade bir yalancıyım ben. Bugün birini işe aldım. Heyecanlı, tecrübesiz, şaşkın bir genç. İlkelerinden ne kadar da komik bahsediyor. İş hayatında birbirlerinin arkasından iş çeviren, affıma sığınarak, terbiyesiz insanlar tanımış. Ciddi bir suratla ona hak verirken iç

Korkuyu Beklerken Kitap Tanıtımı ve İncelemesi

 Korkuyu Beklerken Yazar: Oğuz Atay Yayın Tarihi: 1975 Tür: Öykü Derlemesi Sayfa Sayısı: 196 Kısa Tarihi:     Beyaz Mantolu Adam, Unutulan, Korkuyu Beklerken, Bir Mektup, Ne Evet Ne Hayır, Tahta At, Babama Mektup ve Demiryolu Hikayecileri olmak üzere sekiz hikayeden oluşan bir derleme kitabıdır. İlk romanı Tutunamayanlar ile ses getiren Oğuz Atay'ın öyküleri de romanlarından geri kalmıyor. Her bir hikaye derinliği, zenginliği ve eşsiz dili ile insanı alıp götürüyor. Nereye mi? Her yere. Zaman zaman zihnimizin çatı katına, bazen adı unutulmuş bir demiryoluna, bazense bir cami avlusuna dilenmeye... Kitaba da adını veren hikaye Korkuyu Beklerken 'in gizli mezhep muzdaribi kahramanı kadar korkak, umutsuz ama inatçı bir aşık kadar saplantılı oluveriyoruz kitabı okurken. Sayısız türde sayısız canlandırma ve uyarlamalara konuk olan bu hikayeler hakkında hadi biraz daha ayrıntılara geçelim. Kitabın Konusu:     Her hikayede ayrı bir olay örgüsü var. Ancak kitabın genelinde bir kafa ka

Buz Adam Ötzi

             Buz Adam Ötzi Hakkında Her Şey                                                                                   Buz Adam Ötzi Kimdir? Buz adam Ötzi 19 Eylül 1991’dedağcılar tarafından bulunmuştur. Öncesinde ölü bir dağcı sanılsa da kurtarma operasyonlarının 23 Eylül tarihinde tamamen başarıya ulaşması sonucu günümüzden 5300 yıl önce Bakır Çağı’nda bedenini buzda donan tarihin en iyi korunan mumyalarından olduğu anlaşılmıştır.  Bilim insanları Ötzi üzerinde yaptıkları araştırmalarda nereli olduğuna, neden öldüğüne, geçirdiği hastalıklara, yediği son yemeğine, yanında bulundurduğu eşyalara ve vücudundaki dövmelere bakarak yaşadığı dönemin sosyal ve kültürel özelliklerine ulaşabilmektedirler.  Ötzi ismini bulunduğu vadiden almıştır(Ötzal Alpleri). Buz Adam Ötzi Nasıl Bulundu? Günümüzden 20 yıl önce Avusturya-İtalya sınırında Alp Dağları’nda yürüyüşe çıkan iki Alman turist, son zirveye de çıktıktan sonra daha kestirme bir yerden dönmek isterler. Buz halindeki bir dere yata