Ana içeriğe atla

Ay Işığı Sokağı Kitap Tanıtımı ve İncelemesi

D&R - Kültür Sanat ve Eğlence Dünyası

Ay Işığı Sokağı

Yazar: Stefan Zweig
Yayın Tarihi: 1922
Tür: Kurgu
Orijinal Adı: Die Mondscheingasse
Çeviri: Regaip Minareci
Sayfa Sayısı:74

Bu yazıda kitap ile ilgili bilgiler verip her hikaye hakkında tek tek düşüncelerimi paylaşacağım. İyi okumalar.

Kısa Tarihi:

    Yazarın 5 kısa hikayesinden oluşan ve ismini ilk hikayeden alan bir kitaptır. (Ay Işığı Sokağı, Leporella, Nişan, Leman Gölü Kıyısındaki Olay, Avare)
    Yazarın son kitaplarından olmasa da kitabın genelinde hayatının son zamanlarındaki karamsarlığı hakim. Demek Zweig'da hep varmış bu umutsuzluk... Yine her zamanki gibi Zweig'ın muhteşem psikolojik tahlilleri bizi olayın içinde yaşatıyor. Bazı karakterlerin seçimlerini okurken hiçbir şey yapamamanın verdiği çaresizlikle kavruldum. Her hikayenin sonunda "Böyle son mu olur!" diye sinirlensem de gerçekten içime işleyen harika bir kitaptı.

Kitabın Konusu:

    Pek çok hikayeden oluşan bu kitap genel olarak insan psikolojisinin karmaşasından bahsediyor. Zamanla insanların çöküşünü, bu çöküşün nedenlerini gözler önüne seriyor. 

Altını Çizdiğim Yerler:

  • "Gizemli karanlık ve beklenmedik sessizlik bana iyi gelmişti." (sf.2)
  • "...çünkü yaşamın zirvesi de dibi de aynı şekildedir." (sf.3)
  • "Hiçbir şeyin benim için gerçekleşmediği, ama yine de her şeyin bana dahil olduğu duygusunu taşıyordum yalnızca..." (sf.4)
  • "...her pencerenin ardında bir alınyazısının beklediğini, her kapının bir yaşantıya açıldığını hissettim yine."(sf.11)
  • "...bayım, hissetmek, birinden daha iyi olduğumu hissetmek tarifsiz iyi geliyordu... hele aslında daha kötü brii olduğunu biliyorsa insan..." (sf.14)
  • "...öyle ya, kim dönüp kendi gölgesine bakardı ki?" (sf.34)
  • "Albay kararın elinden bütünüyle kayıp gittiğini ve artık yalnızca rastlantıya bağlı olduğunu duyumsadı." (sf.50-51)
  • "Kimse kimseye yardım edemez artık." (sf.68)
  • "Liebmann mutlaka bir şeyler olacağını anlamıştı, çünkü cesaretinin ve çaresizliğinin somut şekillere büründüğünü; binlerce ve binlerce saatte birikmiş kinin, taşmaya hazırlanan geniş bir nehirde birleştiğini hissediyordu." (sf.72)
  • "Arabaların gümbürtüsünden, yolun gürültüsünden, d,kkatsizce ve her şeyden bihaber yanından geçip giden insanların mırıltılarından ve kendi telaşlı adımlarından kulakları uğulduyordu." (sf.74) 

"Ay Işığı Sokağı"

 "Ay Işığı Sokağı" hikayesinde bir yabancı, bir çiftin hikayesini öğreniyordu. Başlarına gelenleri öğrenen üçüncü bir şahıs için çok ilgi çekici bir hikayeydi bu. Sonu hiç beklediğim gibi değildi. Hem kadın, hem adam, hem de yabancı hiç beklemediğim tepkiler verdiler yaşanan her olaya. Hikayeyi okurken de bittikten sonra da hep "neden" diye düşündüm her Zweig hikayesinde olduğu gibi. Ama işte o noktada anladım ki hayat gerçekten böyle... İnsanların ne yapacağı hiç kestirilemiyor. İnsan psikolojisi o kadar karmaşık ki! 

"Leporella"

    "Leporella" hikayesini şahsen pek sevmedim. Kadının kendini çok küçük düşürdüğünü ve hiç mantıklı hareket etmediğini söyleyip durdum. Bir arkadaşım çok beğendiğini söyledi ama hala anlamış değilim... Zaten mantıklı hareket etmediği kesin. Düşündüm, benim hayatım da bir kitap olsa okuyucular benim laflarıma ve hareketlerime de aynı şekilde tepki verirler mi? Ben sanki doğru şeyleri mi yapıyorum hep? Cevabım hayır oldu. Bu hikayeden de öğrendim ki: Hareketli, meşakkatli ve meşgul hayatlarımızda hala insan olduğumuzu gösteren şey hatalarımızdır.

"Nişan"

    Beni en çok üzen hikayelerden biriydi. Kendi doğruları için hayatı boyunca her şeyi yapmış bir adamın, ölmek üzereyken bile vatanını düşünen bir adamın öyle ölmesi... Kendi doğrularının ne olduğunun bir önemi yok. Savaşta veya siyasette hangi tarafta olursa olsun o adam için o kadar üzüldüm ki. Tam da kurtulduğunu düşünürken ölmesi beni şok etti. Yerimde sıçradım okurken. Zweig yine yapmış yapacağını. Başka diyecek bir şey bulamıyorum. 

"Leman Gölü Kıyısındaki Olay"

    Pek anlayabildiğim ve empati kurabildiğim bir hikaye değildi. Savaş psikolojisinin ne kadar kötü olup insanı neler yapmaya teşvik edebileceğini ancak hayal edebiliyorum. Umarım bir gün öğrenmek zorunda kalmam. Böyle bir son şart mıydı bilemem ama tabii ki bunu sorgulamak bana düşmez. Bakış açımı genişleten güzel bir hikayeydi.

"Avare"

    Baskının insan hayatındaki yeri çok büyük. Gerek çevre baskısı, gerek aile baskısı, gerekse insanın bazen kendi kendine uyguladığı baskı. Öğrenciler ve gençler üzerindeki baskı da bitip tükenmeyen bir gerçek. 
    İnsanın bir hayat amacı olması bu hayata tutunmanın belki de tek yolu. Başarısızlık üstüne başarısızlık ve sonu gelmez umutsuzluk bir insanı pek tabii intihara sürükleyebilir. Kendimize bir amaç bulduğumuzda, uğruna yaşayacak, hayatımızı adayacak bir şey bulduğumuzda ne mutlu bize. Bu hikaye de üzerindeki baskıları kaldıramayan, topluma göre başarısız bir gencin hikayesiydi. Çok kısa bir hikaye olmasına karşın ana düşünceyi çok iyi yansıtmış. 

    Kitap, film ve dizi isteklerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.
    Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşırsanız sevinirim. 
    Başka yazılarda görüşmek üzere...
Ay Işığı Sokağı by Stefan Zweig

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Korkuyu Beklerken Kitap Tanıtımı ve İncelemesi

 Korkuyu Beklerken Yazar: Oğuz Atay Yayın Tarihi: 1975 Tür: Öykü Derlemesi Sayfa Sayısı: 196 Kısa Tarihi:     Beyaz Mantolu Adam, Unutulan, Korkuyu Beklerken, Bir Mektup, Ne Evet Ne Hayır, Tahta At, Babama Mektup ve Demiryolu Hikayecileri olmak üzere sekiz hikayeden oluşan bir derleme kitabıdır. İlk romanı Tutunamayanlar ile ses getiren Oğuz Atay'ın öyküleri de romanlarından geri kalmıyor. Her bir hikaye derinliği, zenginliği ve eşsiz dili ile insanı alıp götürüyor. Nereye mi? Her yere. Zaman zaman zihnimizin çatı katına, bazen adı unutulmuş bir demiryoluna, bazense bir cami avlusuna dilenmeye... Kitaba da adını veren hikaye Korkuyu Beklerken 'in gizli mezhep muzdaribi kahramanı kadar korkak, umutsuz ama inatçı bir aşık kadar saplantılı oluveriyoruz kitabı okurken. Sayısız türde sayısız canlandırma ve uyarlamalara konuk olan bu hikayeler hakkında hadi biraz daha ayrıntılara geçelim. Kitabın Konusu:     Her hikayede ayrı bir olay örgüsü var. Ancak kitabın ...

Kimseye Söyleme Kitap Tanıtımı ve İncelemesi

Kimseye Söyleme Yazar: Harlan Coben Yayın Tarihi: 19.06.2001 Tür: Kurgu, Gizem, Gerilim Orijinal Adı: Tell No One Çeviri:Nur Eren Sayfa Sayısı:352 Kitabın Konusu:     7 yaşından beri birlikte olan David ve Elizabeth yıl dönümlerinde her sene yaptıkları gibi özel bir yere giderler. Burada gölde yüzerlerken Elizabeth kaçırılır ve öldürülür. Elizabeth'in ölümünden Kill Roy denen bir seri katil sorumlu tutulur. David (Doktor Beck) kurtulur ancak bir daha asla eskisi gibi olamaz. Kendini işine vererek başına gelenleri unutmaya çalışan Doktor Beck bir gün sadece Elizabeth'in bilebileceği şeylerden bahseden bir e-mail alır. Bunun üzerine kuşkulanır ve ortaya kimsenin aklının ucundan bile geçmeyen şeyler çıkar. Doktor Beck karısının yaşadığını düşünerek ipuçlarını takip eder ama aynı zamanda malum olayın gerçekleştiği göl kenarında bulunan iki ceset nedeniyle polis de araştırma yapmaktadır. Doktor Beck kimseye güvenemez ve başını büyük dertlere sokar. Hiç beklenmedik insanların tuttuğ...

İçimizdeki Şeytan Kitap Tanıtımı ve İncelemesi

İçimizdeki Şeytan İncelemeyi Yazan: Dicle Demirden Yazar: Sabahattin Ali Yayım Tarihi: 1940 Tür: Roman Sayfa Sayısı: 255 Kısa Tarihi: İçimizdeki Şeytan, Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna adlı romanları ile birlikte yazarın üçüncü romanıdır.   Diğer iki romanı çok ilgi görmüşken İçimizdeki Şeytan romanı onlara kıyasla gölgede kalmıştır. Aynı zamanda bu romanı yüzünden, dönemin ünlü yazarlarından olan Nihal Atsız ile yaşadığı gerilimler giderek artmış ve ´´Irkıçılık-Turancılık´´ davasının bir parçası olmuştur.  Bu dönemde Aziz Nesin 'le beraber çıkardığı Markopaşa  dergisinde siyasileri eleştirmesi yüzünden çeşitli davalarla uğraşmak zorunda kalmıştır. Hakkındaki davaların aleyhinde seyrettiği bir dönemde Türkiye'den ayrılmak istemiş ve Bulgaristan sınırını geçmek isterken kendisine kaçma girişiminde rehberlik eden Ali Ertekin tarafından milliyetçi gerekçelerle öldürülmüştür. Kitabın Konusu:  Birbirini çok severek ama daha birbirlerini tanıma fırsatı bulamadan ev...