Ana içeriğe atla

Yalanın İcadı Film Sohbeti

Yalanın İcadı

Orijinal Adı: The Invention of Lying
Yönetmenler: Ricky Gervais, Matthew Robinson
Çıkış Tarihi: 2 Ekim 2009
Görüntü Yönetmeni: Tim Surhstedt
Film Müziği Bestecisi: Tim Atack
Senaryo: Ricky GervaisMatthew Robinson
Başroller: Rickt Gervais, Jennifer Garner, Rob Lowe, Jonah Hill

Genel Yorum

    Çok orijinal bir film olduğunu söylemeliyim; daha filmin asıl olayı başlamadan, giriş kısmı bile insanı gülümsetiyor ve ilginç geliyor. Yıllar önce izlediğim bir filmdi ama buna rağmen çok keyifli buldum. Şöyle ki; yalan söylenmeden bütün bunlar olabilir miydi, dünya bugünkü halinde olabilir miydi diye düşünürsek, şüphesiz bir şekilde filmin saçma olduğunu ispatlardık. Ama neden ispatlayalım ki? Filmi zevkli bulup, apaçık sorgulattıkları hakkında biraz düşünsek; gayet de amacına ulaşan bir film.

Senaryo

    İzleyiciyi çok başarılı bir şekilde filme çekiveren bir akış vardı. Günümüz dünyasının yalanın var olmadığı bir ütopyada, bu kelime sorgulanır, nasıl olacağını güzel bir şekilde yansıtmışlardı. 

Mark'ın Komşusu

    Mark'ın komşusu özellikle ilgimi çekmişti izlerken. Kendime yakın bulduğum için değil ama yalan söyleyemediğine göre, nasıl hissettiğini dürüstçe ifade ediyor. Yani iyi olmadığında iyiyim deyip geçiştiremediğin bir hayat. Böyle böyle de daha kötüye gidiyor sanırım her şey. Belki alakasız ama beyaz yalanların insan hayatını aslında olumlu yönde etkilediğini görüş oldum ben bu filmde. 

    Gerçi kime göre neye göre iyi. Sonuçta adam yine mutsuz ve intihar etmeyi planlıyor. Sadece dürüst olduğunda ben görmüş oldum diye mi yalanın iyi olduğunu düşünüyorum? Bence benim gibi düşünen başkaları da vardır ve bu noktada sessizce kendimizi sorgulamalıyız.


    Açıkçası filmi beğendim ama felsefesini yapmak gerçekten hiç içimden gelmiyor. Üstünde konuşulması ve anlaşılması gereken çok şey varmış gibi ama benim için sadece izleyip keyifli vakit geçirdiğim bir film olacak. Bunun kaynağı kişisel olarak içinde bulunduğum ruh hali de olabilir tabi. Daha fazla düşünürsem bütün güzelliği yok olacakmış ve temeli sarsılacakmış gibime geliyor. Bu nedenle bu sohbeti kısa kesiyorum. Düşüncelerinizi paylaşırsanız çok sevinirim. Okuduğunuz için teşekkürler, diğer yazılarımda görüşmek üzere...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Karalama 1

  10.08.2014 Evim. Sonunda… Her gün hiç bitmeyecekmiş gibi. Ama evime geldiğimde hiç yaşamamışım sanki. Bunu da her gün söylüyorum değil mi? Bütün gün eğilmesin diye çubuklara bağlanan ağaçlarmışçasına zavallıca dimdik dolaşıyorum. Takım elbisem buruşmasın diye oturup kalkarken dikkat ediyorum. Kalabalık sofralarda herkese laf yetiştirirken bir de üstüme dökmemek için çabalıyorum. Aman Allah’ım, rezaleti düşünebiliyor musun? Gerçekten zavallı bir durum insanlığın bu hali. Herkes birbirine gereksiz şakalar yapıyor. Allah’ım ne kadar nefret ediyorum kendimden şakalarına gülerken. Eskimiş kelime oyunlarını dönüp dönüp aynı çevrelerde pazarlıyorlar. İkiyüzlü bir insanım bunlara güldüğüm için. Hiç belli etmiyorum ama, fevkalade bir yalancıyım ben. Bugün birini işe aldım. Heyecanlı, tecrübesiz, şaşkın bir genç. İlkelerinden ne kadar da komik bahsediyor. İş hayatında birbirlerinin arkasından iş çeviren, affıma sığınarak, terbiyesiz insanlar tanımış. Ciddi bir suratla ona hak verirken iç

Korkuyu Beklerken Kitap Tanıtımı ve İncelemesi

 Korkuyu Beklerken Yazar: Oğuz Atay Yayın Tarihi: 1975 Tür: Öykü Derlemesi Sayfa Sayısı: 196 Kısa Tarihi:     Beyaz Mantolu Adam, Unutulan, Korkuyu Beklerken, Bir Mektup, Ne Evet Ne Hayır, Tahta At, Babama Mektup ve Demiryolu Hikayecileri olmak üzere sekiz hikayeden oluşan bir derleme kitabıdır. İlk romanı Tutunamayanlar ile ses getiren Oğuz Atay'ın öyküleri de romanlarından geri kalmıyor. Her bir hikaye derinliği, zenginliği ve eşsiz dili ile insanı alıp götürüyor. Nereye mi? Her yere. Zaman zaman zihnimizin çatı katına, bazen adı unutulmuş bir demiryoluna, bazense bir cami avlusuna dilenmeye... Kitaba da adını veren hikaye Korkuyu Beklerken 'in gizli mezhep muzdaribi kahramanı kadar korkak, umutsuz ama inatçı bir aşık kadar saplantılı oluveriyoruz kitabı okurken. Sayısız türde sayısız canlandırma ve uyarlamalara konuk olan bu hikayeler hakkında hadi biraz daha ayrıntılara geçelim. Kitabın Konusu:     Her hikayede ayrı bir olay örgüsü var. Ancak kitabın genelinde bir kafa ka

Buz Adam Ötzi

             Buz Adam Ötzi Hakkında Her Şey                                                                                   Buz Adam Ötzi Kimdir? Buz adam Ötzi 19 Eylül 1991’dedağcılar tarafından bulunmuştur. Öncesinde ölü bir dağcı sanılsa da kurtarma operasyonlarının 23 Eylül tarihinde tamamen başarıya ulaşması sonucu günümüzden 5300 yıl önce Bakır Çağı’nda bedenini buzda donan tarihin en iyi korunan mumyalarından olduğu anlaşılmıştır.  Bilim insanları Ötzi üzerinde yaptıkları araştırmalarda nereli olduğuna, neden öldüğüne, geçirdiği hastalıklara, yediği son yemeğine, yanında bulundurduğu eşyalara ve vücudundaki dövmelere bakarak yaşadığı dönemin sosyal ve kültürel özelliklerine ulaşabilmektedirler.  Ötzi ismini bulunduğu vadiden almıştır(Ötzal Alpleri). Buz Adam Ötzi Nasıl Bulundu? Günümüzden 20 yıl önce Avusturya-İtalya sınırında Alp Dağları’nda yürüyüşe çıkan iki Alman turist, son zirveye de çıktıktan sonra daha kestirme bir yerden dönmek isterler. Buz halindeki bir dere yata